Wednesday 21 January 2015

Nehir 1 yaşında

Zaman ne çabuk geçiyor gerçekten inanılmaz. Zamanın bu kadar hızlı geçmesi beni çoğu zaman korkutuyor. Çocuklarımın bir anda büyümesini istemiyorum sanki. Sindire sindire büyütmek istiyorum ikisini de. Ne kadar da dikkatle baksam yüzlerine, hareketlerine, ne kadar da kazımaya çalışsam hafızama olmuyor. Resimlere baktığımda o anlar hem dün gibi geliyor, hem de yıllarca öncesiymiş gibi. 

Bundan bir sene önce dünyaya geldi minik kızım Nehir. Sanki dün gibi, sanki hep benimleymiş gibi. İki çocuğumun da doğduğu anı hiç unutmayacağım sanırım. Ve bu dünyadan - umarım sağlıklı uzun bir ömürden sonra- göçerken gözlerimi son kez kapadığımda o anlar gelecek hatırıma. Sanırım en mutlu olduğum anlardı. Doğum sonrası yaşanan onca şey bile mutluluğuma gölge vuramadı. Sanırım o mutluluktu bana umut veren, aslında çok şey olmuşken bana herşey yolundaymış gibi hissettiren. Allah herkese bu hissi yaşamayı nasip etsin.

Minik kızım için bu yazı doğum günü hediyesi olsun. Sağlıklı mutlu huzurlu bir ömrü olsun. İyi insanlarla karşılaşsın. İlla ki onu üzen şeyler olur belki ama, tekrar ayağa kalkacak direnci ve umudu olsun. Yüreği iyilikle dolu olsun. O zaman hayat ona hep iyilik getirir eminim. Abisi Tuğra ile et ve tırnak gibi olsun. Birbirlerinin en iyi arkadaşı, dostu sırdaşı olsunlar. 

Nehir kızım sana kendim bakamadığım halde yürümek için bir cumartesi gününü seçtiğin için teşekkür ederim. Bu kıyağını hiç unutmayacağım. Şimdi o koltuktan bu koltuğa hızlı adımlarla 'aha aha' diyerek yürüyorsun. Anne, baba, abi, dede, mama, hoppa, al, gel, day day diyor, bizim söylediklerimizi de papağan gibi taklit ediyorsun. Kedi kuklanı alıp miyavlama taklidi yaptığımda yüzünü sevimli bir şekilde buruşturuyor, ve kuklayı yüzüne sürtüyorsun. Eminim yavru bir kedi gelse yanına, hiç çekinmeden kucağına alır seversin. Hatta El Mayra gibi mıncıklayacağından da korkmuyor değilim. Hiç kimseye eyvallahın yok. Şimdiden belli. Abini bir ayrı seviyorsun. O senin en iyi oyun arkadaşın. Abin nereye sen oraya. Bana küçükken 'kuyruk' derlerdi çok kızardım. Korkarım ki sen de 'kuyruk' olma yolunda ilerliyorsun. Abinle çığlık çığlığa oyun oynamana, kucağımdayken bir yabancı gördüğünde koynuma sokulmana bayılıyorum. Tam bir sokulgan kedisin. En sevdiğin oyun bir kutunun içine küçük bir topu atıp tekrar çıkarmak. Kitlenmiş gibi 5-10 dakika oynayabilirsin. Baya bir obursun. Yemek gördün mü akan sular duruyor. Buna yerdeki kırıntılar dahil. Sayende daha az süpürge yapıyoruz :) Böcekleri 'nehir görürse seni yer' diye korkutuyoruz o derece. 

Hem hemen büyüme tadını çıkarayım istiyorum hem de büyü de bıcır bıcır konuş sohbet edelim, alışverişe gidelim, sana takılarımı vereyim, seni süsleyeyim diye dört gözle bekliyorum. Umarım sana iyi bir anne olabilirim. Umarım büyüdüğünde 'ne kadar iyi bir annem var ne kadar şanslıyım' dersin. Umarım hem sırdaşın, hem arkadaşın hem de akıl hocan olurum. Canım kızım bazen sana ne kadar kızarsam kızayım seni her zaman seviyor olacağım bunu hiç unutma.

Seni seven annen

P.S.Canım kızım bir gün büyüyüp de bu blog yerinde durur da sen bu yazıyı okursan, 'Ama annee neden bu blogun ismi 'tugraveannesi' diyeceksin biliyorum. Bil ki canım kızım annen blogun ismini değiştirmekle uğraşamayacak kadar tembel olduğundan. Sen doğduğun gün benim kalbimde ayrı bir bölme açtın. Hiçbirşey bunu değiştiremez.

No comments:

Post a Comment