Tuesday 31 May 2011

Sokak cocugu Tugra

Burada havalar isindi. Biz de park sezonunu actik. Ama ne acmak. Sabah aksam parklardayiz. Hava karariyor, zor ikna ediyorum Tugra Beyi iceri girmeye. Yoksa ona kalsa acliktan olene, kaydirak tepesinde uyuyakalana kadar oynar. Ne yapsin cocuk, onu suclayamam, genlerinde var. Zira bana annem "yastigini yorganini da asagiya atayim mi?" dermis.


Yasadigimiz yer yazlik gibi, bir denizi eksik. Adim basi park var, her yerde cocuklar oynuyor. Haliyle bu imkandan sonuna kadar yararlaniyoruz bizde. Ben biraz yoruluyorum tabii. Tugra kaydirakla, merdivenle yeni tanisiyor. Her an dusme tehlikesine karsi o parkta oynarken ben bir kenarda oturamiyorum. onunla kaydirak tepesinde geziyorum. Yer yer onunla kaydiraktan kayiyorum. Bazen hanimlar piknik organize ediyorlar, bir guzel cimlere kuruluyorlar. Bense kaydirak tepesinde diger cocuklarla  oynuyorum. Bir gun hirsiz polis oynamaya karar verdiler. Beni de hirsiz ilan ettiler. "Tugra'nin annesi hirsiz olsun" dediler resmen. Hadi kac yakalayacagiz seni dediler. Ben Tugra ile onde 2 ila 5 yasindaki 4-5 cocuk arkamada "naninani" nidalari ile beni kovaliyorlar.

Bir diger guzel enstantane de bugun yasandi. Tugra'nin arkadaslari genelde kiz burada. En sevdigi arkadasi da kendinden 7 ay buyuk olan Elif Feyza. Bir bakiyoruz elele tutusuyorlar bir parktan digerine gitmeye karar veriyorlar, ama arkalarina bakmadan. Tugra ile Elif yine elele tutusup mesut bir sekilde yururlerken bir diger arkadaslari Yunus'u gorduler. Elif Feyza Tugra'nin elini birakip Yunus'a kostu ve onun elini tuttu. Bizimki once tam algilayamadi, sonra durumu fark etmesiyle "benim elimi tut" diye Elif'e bagirmasin mi? Neyse Elif onun da elini tuttu da durum tatliya baglandi. Sonra da evimizin onunde hava kararincaya kadar oynadilar. Kis gelip de havalar soguyunca ne yapacagiz, hic bilmiyorum...

Ikinci cocuk???

Ben cocuklari cok seviyorum. Bazisi sadece kendi cocugunu sever, tamam ben de Tugra'yi bir baska seviyorum orasi tartisilmaz ama genel olarak cocuklari cok seviyorum. Bebek de degil daha cok cocuklari seviyorum. Kucucuk halleriyle koca adam gibi gezmelerini, dunyayi kesfetmeye calismalarini, boylarindan buyuk laflar etmelerini, oyun oynarkenki sevinclerini cok seviyorum. Bence benden tam bir anaokulu ogretmeni olurmus.

Demem o ki aslinda benim yapimda bir insanin bir suru cocuk istemesi lazim. Hadi bir suru cocuk neyse de en azindan iki cocuk istemesi lazim. Ama bende ikinci cocuk tam bir soru isareti. Bazen birinciyi kendimiz icin yaptiysak ikinciyi Tugra icin yapmamiz lazim diyoruz. Kardes cok guzel birsey sonucta. Bazen Tugra'nin kardesiyle oynadigi gozumun onune geliyor. Sanki cok iyi bir abi olur gibime geliyor. Kucuk bebek gordugu zaman sefkatli bir ses tonuyla "bibek bibek" diyip duruyor. Tabii kendi kardesi olunca kiskanclik agir basar mi bilemiyorum.  Bazen Tugra'ya bakiyorum, "bunun gibi bir tane daha dogursam ne guzel olur" diyorum.

Gel gor ki, isin bir de obur boyutu var. Halihazirda bir cocukla cok zorlaniyorum, hicbir seye yetisemiyorum, iki cocukla halim nice olur. Hele ki Amerika'da..Temizlige gelen yok, anneanne babaanne jokerleri yok. Tamam sevgisi cok guzel de, ben de bir insanim benim de gezmem tozmam lazim azicik dimi? Zaten Serdarla cabucak evlendik, cabucak cocuk sahibi olduk. Diger taraftan Tugra ile gecirdigim gibi kaliteli zaman ikinci ile geciremezsem diye korkuyorum. Cunku onun bebeklik doneminde ben ise baslamis olucam. Onun ne gunahi var, o da annesi ona gunde 4-5 kitap okusun, ona sarkilar soylesin istemez mi? Calisan bir anne bunu ne kadar yapabilir. Herkes kismetini yer tabii ki ama iste bunlar benim beynimden gecenler.

Gecenlerde Tugra yasitlarinda cocugu olup bir de yeni dogum yapan komsuma hayirliya gittim.  Ben gittigimde uyuyorlardi, biri uyandi hoop oburu de pesinden. Oglu kiskandigi icin onun yaninda bebegi rahat rahat kucagina alamiyormus. Bebegin gazi vardi, ben aldim kucagima, sonra kendimi onun yerine koydum, bana bir afakanlar basti.

Tugra'ya kardes istiyorum o kesin, ama cesaretim yok, surekli bahane uyduruyorum. Olur da tek cocukla yetinirsem ilerde pisman olacagimi da biliyorum. Artik hayirlisi...

Friday 20 May 2011

Ben ben hep ben!

Tugrisko her gecen gun buyuyor. Buyudukce de degisiyor. 2 gundur bir haller oldu kendisine. Bir tutturma, bir memnuniyetsizlik, bir sinir. Bir de dilinden dusmeyen cumle "Ben yapicam, ben acicam, ben cikicam" vs..Ben artik buyudum demeye calisiyor, kendini ispat etmeye calisiyor kucuk adam. Iki yas sendromuna dogru da uygun adim mars mars ilerliyoruz.

 Simdilik sakinim, bu donemi bekliyorduk zaten merakla. Cok merak etmesek iyiymis tabii :) Boyle durumlarda once sinirleniyorum, sonra kendimi sakinlestiriyorum, sinirlensem, kizsam ben de inatlassam, bir sonuc getirecek mi? Hayir, ustelik Tugra daha da cok direnecek. Dikkatini dagitmaya calisiyorum, sevdigi birseyler veriyorum eline vs. Tabii bendeki bosalmayan sinir sonra baska bir yere bosalmaz umarim :) Zaten siniri gecince tatliligi, sirinligi ile unutturuyor bana herseyi.

Kucuk oglum buyumus de iki yas sendromuna da girmis, aman da aman :)

Kitap Kurdu Tugra

Benim oglum tam bir kitap kurdu. Daha akli ermeden almaya baslamistim ben kitap ona. Tam olarak konsantre olup dinleyemese de ufak ufak okumaya baslamistim. Simdi ise her an her saniye kitap okumaya hazir bir sekilde geziyor. "Anne titap okuyalim". Bir kitap bitiyor, "Baska titap okuyalim". Cok hosuma gidiyor. Kitaplardan o kadar cok sey ogreniyor ki. Genellikle kitabi okumuyorum ben zaten. Resimlere bakarak, gostererek anlatiyorum. Ona sorular soruyorum. Bir sure sonra o okumaya basliyor bana kitabi. Cogu zaman sasirtiyor beni, kitaptaki karakterin adini soyleyiveriyor. "Kim gelmis oglum" diyorum, "Antoni" deyiveriyor, o an yumul zaten o "Antoni" diyen agiza.

Bir de uykudan once mutlaka 2 kitap okuyoruz. Ilk sayfayi aciyor,"Bi guuuun" diyor hikayeyi baslatiyor, sayfalari cevirdikce "sonraaa" diyor, en son sayfada da genellikle karakterler uyudugu icin "sonraa uyumuuss, bittii" diyor.

Tugra'nin kitaplarinin sayisini bilmiyorum. O kadar cok ki. Tabii bunda Amerika'da olmamizin buyuk etkisi var. Birincisi cocuk kitaplari burada hem cok guzel, hem Turkiye'ye gore daha ucuz. Ikincisi, burada cocuklarin kitap okumalarinin desteklenmesi icin marketlerde kitap paylasimini saglayan imkanlar var. Her market alisverisi sonrasi, Tugra'ya oradan kitap seciyor, okuduklarimizi veya artik ilgilenmediklerimizi de oraya birakiyoruz ki, baska cocuklar okusun diye. Ne kadar harika degil mi?

Kitap kurdu Tugra'nin en favori mekani ise, Amerika'nin en buyuk kitapci zinciri olan Barnes and Nobles. Cocuk bolumu cok buyuk. Tugra oraya gidince cok heyecanlaniyor. Bir kitabi aliyor, birini birakiyor. Baska cocuklar varsa onlarla oynuyor. En guzel kismi da, Thomas and Friends trenlerinin oldugu bir bolum var. Cocuklar ve bizim Tugris orada oynarken, anneler babalar da yine kitapcinin icinde olan Strabucks'dan aldiklari kahvelerini yudumluyor, almayi dusundukleri kitaplari inceliyorlar.  Velhasili, biz cok seviyoruz bu Barnes and Nobles'i.

Friday 13 May 2011

Evdeki diktator degil evdeki diplomat olmak

Cocuk gelisimi uzerine cok fazla kitap okudugum soylenemez. Simdiye kadar sadece iki kitap okudum. Birisi Harvey Karp'in "Mahallenin En Mutlu Yumurcagi" adli kitabi, digeri ise hala okumakta oldugum Leyla Navaro'nun "Beni Duyuyor musun?" adli kitabi.

Karp'in kitabi 1-4 yas arasi cocuklarin, bizlerden nasil farkli dusundukleri ve onlarla nasil iletisim kurmamiz gerektigi uzerine. Iki yas sendromu ile mucadele yontemlerinden de bahsediyor. Navaro'nun kitabi ise genel olarak cocuklarla iletisim yontemlerinden.

Belki bu kitaplarla ilgili daha ayrintili bilgi yazarim sonra ama, iki kitabin da ortak noktasi su, evdeki diktator degil evdeki diplomat olmak gerek. Ozellikle 1-4 yas arasi cocuklar bizden cok farklilar. Onlara koca adam muamelesi yaparak, mantikli aciklamalar getirerek istedigimizi yaptirmak, ya da istemedigimiz seyleri yapmalarini engellemek mumkun degil. Bu yuzden evdeki bagiris cigirislari onlemek ve cocuklarimizla iletisimimizde bir baris ortami saglamak icin diplomasi sart.

Son gunlerde, Tugra da iki yas sendromundan emareler gostermeye basladi. Birseyi istiyor mu, o olacak. Ha tereddut ettin vermedin mi, sonra versen de kiziyor. Karp diyor ki, cocugunuz ne istedigini sizin anlamanizi bekler, o yuzden ona ne istedigini anladiginizi soyleyin. "Sunu istiyorsun evet" gibi ve tekrar edin. Sakinlestikten sonra dikkatini baska tarafa cekin. "aaa sen git kule yap, hayvanlarini da ustune koy" gibi.. Ise yariyor mu, hem de nasil.

Ya da benim ayakkabilarimi giyip evde geziyor mesela. Ayagindan cikariyorum, kiziyorum, ayakkiblari yerine koyuyorum, arkami donuyorum, iki dakika sonra bizimki yeniden giymis geziyor. Aciklasan, "Bak Tugra, bunlar ayakkabi, disarida giyilir, pis evde giyilmez" anliyor mu? Anlamaz diyor kitaplar, gercekten de test edildi onaylandi anlamiyor. Bazen kizdigimi anlasin diye yuzumu asiyorum, kizgin ses tonu takiniyorum. Bizimki kizdigimi anliyor, gelip sariliyor, opuyor. Agiz tadiyla bir kizamiyorum bile :) Ama kizmak da ise yaramiyor. Bu durumda kitaplardan cikardigim sonuc su, cocugunuzun birseyi yapmasini istemiyorsaniz ve anlamiyorsa, ona uygun ortam hazirlamak gerektigi. Benim durumumda ayakkabilari ortadan kaldirmak gibi mesela. Elbette ki, Tugra'ya evde ayakkabilarin giyilmemesi gerektigini bir sekilde aciklamam gerekiyor. Ama su an o ayakkabiyi bir oyuncak gibi goruyor.

Her gecen gun daha iyi anliyorum. Ozellikle bu iki yas donemi cocuklarda, "Ben bunu yapmani istemiyorum, yapmayacaksin" yontemi ise yaramiyor. Evde savas cikmasina neden oluyor. Bir tarafta anne diktatoru, diger tarafta kucuk gerilla. Ha sonunda ne oluyor, koca diktator kucuk gerillanin parmaginin ucunda ciftetelli oynuyor :)

Tugra'nin yemek yeme seromonisi

Tugra 6 ay sadece anne sutu ile beslendi. Her an hazir her an taze anne sutunu isteyerek bayila bayila icti ve bir tosuncuk oldu. Gel gor ki 6 aylik olup da ek gidaya baslayinca yemek yedirme seromonileri basladi, halen de devam ediyor. Tugracim hicbir zaman istahli bir cocuk olmadi. Krakerlere gosterdigi istah haricinde...

Ilk basta kasikla beslenmeye alisamadi. Ben ne guzel cop cop emiyordum, kasik da nereden cikti dedi. Bu donemde ne mi yapiyorduk. Tugra'nin bakicisi Firdevs Teyzesi, ya babaannesi ya anneannesi, cogu zaman babasi karsisinda binbir turlu saklabanlikla onu guldurmeye calisiyor, bizimkisi gulmeye zaten dunden razi, agzini aciyor, ben de kasigi tepiveriyordum. Babasinin karsisinda kolbasti oynadigini bilirim :) Bir sure sonra bizimkisi duruma uyandi, agzi kapali gulmeye basladi. Isi gucu birakip biz de gulmeye basliyorduk. Ne kadar yanlis geliyor degil mi? Belki daha dogru bir yontem vardir, ama ben ise gidiyordum ve anne sutu de her gecen gun suyunu cekiyordu. Tugra'nin inek sutu alerjisi oldugu icin, mama da veremiyorduk. Baska caremiz yoktu gibi geliyordu.

Derken, bu da islememeye basladi, turlu oyuncaklar, tasin icine su koymalar, suyun icine oyuncak atip oyalamalar, derken tasin devrilmesi, her yerin su olmasi, binbir turlu saklabanlik...Bu surecte, annelerimin hakkini odeyemem. Sirf yavrum yemek yesin diye ne ugrastilar. Her seromoninin sonunda da bana rapor veriyorlardi. 2 kasik kaldi, ucte birini yedi, yarisini yedi diye...Cigdem annem (kayinvalidem) hep derdi, 'istahli cocugu olan cocuk buyuttum demesin' diye...

Amerika'ya geldik, Tugra da 1 yasina geldi. Bir donem bir istahi acildi. Ben onun anlayisina veriyorum bu durumu. Zaten bir suru is var annemin basinda bir de benimle ugrasmasin dedi bence. Guzelce mama sandalyesine oturuyor, hic itiraz etmeden yiyordu sapur supur. Tam sevindim derken, seromoni yeniden basladi. Bu sefer de bos su sisesinin icine kalem mi dersiniz, nohut mu atarak oyalamaya basladim. Bir ara kasik vermeye basladim eline. O yemekle oynarken, tabii bir yandan da etrafi batirirken yemege basladi. Derken bir baktim kasikla kendi kendine yemege alisti. Artik yeni heves midir nedir, bizimkisi kendi kendine yemek yemege basladi, ne oyun ne baska birsey. Benim vermeme bile izin vermiyordu.

Ah ah ne guzeldi o gunler. Kopek disleri gelmeye karar verene kadar. Istahsizlik tavan yapip da, pantalonlari belinden dusmeye baslayinca, televizyon jokerini devreye sokmaya karar verdik. Bu sefer de mama sandalyesine oturur oturmaz, kafasini egip, en sirin gulumsemesini takinip 'tezedon ac' demeye basladi. Ilk baslarda acmiyordum. Ben sana actirmasini bilirim dedi sagolsun, televizyon karsisina gecene kadar mama sandalyesine oturmamaya basladi. Yine de sapur supur yemek yiyen bir hali yok. Televizyonda sarki cikarsa, basliyor agzini acmaya. Bazen televizyonda gorduklerini bana anlatmaktan yemek yemiyor. vs..

 Bir yerlerde yanlis yaptim, evet kabul ediyorum. Bir sekilde unutturmam lazim. Biraz toparlasin direnmeye baslayacagim yine. Ac oldugundan emin oldugumda, onune yemegi birakip gidiyorum, biraz sizlaniyor, gelmeyecegimden emin olunca yemege basliyor, biraz doyunca birakiveriyor. Yok yok kesin yanlis yaptim. Belki en basta yanlis yaptim, bilmiyorum. Bakalim bu isin sonu ne olacak...

Monday 9 May 2011

Annelik halleri

Nasil anlatsam, nerden baslasam. Ne nasil yemek yedigini, ne nasil uyudugunu, ne cocuk buyutmeye dair diger seyleri anlatmak istiyorum. Sadece onu ne kadar cok sevdigimi anlatmak istiyorum.

Ben ezelden beridir, hatta eketoka 6-7 yaslarimdan beridir, yani kendimi bildim bileli cocuk seven bir insanim. Ama kendi cocugum olduktan sonra yuregim kocaman oldu, artik sigmiyor gogus kafesime sanki. Onun icin yasiyorum artik, onun icin mutlu oluyorum. Cunku biliyorum ki ben mutlu isem o da mutlu. Ona surekli onu ne kadar cok sevdigim soyluyorum. Bilsin, emin olsun sevgi ile buyusun, sevgi dolu bir insan olsun istiyorum.


 Ona hayata dair bircok sey ogretecegim icin heyecanlaniyorum. Bir yandan da panige kapiliyorum, daha benim ogrenecek cok seyim var, ona en dogrusunu ogretebilirim umarim diye. Bazen korkuyorum. Cok tatli, onu cok seviyorum ya aksi bir durum olursa diye. Hani insan cok gulunce korkar ya niyeyse, cok guldum kotu birsey olacak diye. Hayat inisli cikisli biliyorum. Ama benim yavrum cok sert inisler yasamasin istiyorum. Boyle hissettigim zamanlarda da iniste olan, hasta olan cocuklara, annesiz cocuklara, ne bileyim bir tarafi eksik olan cocuklara dua ediyorum, annelerine dua ediyorum. O zaman biraz rahatliyorum sanki.

Umarim daha da guzel gunler goruruz oglumla, ailecek cok mutlu oluruz, ama Tugra ile su donemimi, her an her saniye onunla oldugum, onun istediklerini hemen yerine getirebildigim, kosturmaca icinde baska seylere de yetismek zorunda olmadigim bu donemi cok ozleyecegim biliyorum. Cunku su an da tek ugrasim Tugra. Onu mutlu etmek, guldugunu gormek... Bir anne icin daha buyuk mutluluk olabilir mi acaba?

Bazen de ne yalan soyleyeyim kendimi takdir ediyorum. Tek ugrasim o olmasina ragmen, ondan bunalmiyorum, onunla kaliteli zaman gecirebiliyorum diye. Bunda tabii ki esimin de payi var. Bana nefes alabilmem icin imkanlar yaratiyor. Hatta belki Turkiye'de olsam ve calisiyor olsam, Tugra'ya zaman ayirabilmek bir yana, kendime bu kadar cok zaman ayiramazdim herhalde.

Costum, kabardim yine Tugra aski ile anlayacaginiz... 

Arkadas canlisi Tugra

Tugra henuz 20 aylik, aslinda 10 gun sonra 21 aylik olucak. Henuz iki yas sendromuna girmedi. Herseye 'benim' diyerek atlamiyor. Kiskanclik huyu hic yok, yani simdilik. Buyuk konusmamak lazim yine de. Yolda gordugu cocuklarin pesinden 'arkadas, arkadas' diye kosuyor. Gecen gun Ithaca'nin meshur bir dondurmacisi var, Purity Ice Cream diye. Sundae'nin mucidiymis. Neyse oraya gittik. Bir kosede cocuklar icin oyuncaklar koymuslar. Bizimki artik ogrendi, dondurmacidan iceri girince, dogru oyuncak kosesine kosuyor. Orada oynarken, 4-5 yaslarinda belki daha da buyuk bir cocuk yanina geldi. Bizimki yine sevecen sevecen 'abi abi' dedi, elindeki oyuncagi cocuga uzatti. Cocuk hic orali olmadi. Bizimki en sirin gulumsemesini takinip bir daha uzatti. Cocuk yine orali olmadi. Bizimki de vazgecti. Ben ne yapacagimi sasirdim. 'Aferin oglum sana' dedim sadece. Ama cok sevimliydi.

Kendinden 7 ay kadar buyuk bir kankasi var burda. Adi Elif. Sabahlari cocuk parkinda bulusturuyoruz onlari. Onu gordugu zaman, elimi birakip kosmaya basliyor. Sonra gidip sariliyor, 'eif eif' diye. Yala yut yahu...Hatta milliyetcilik bile yapiyor bazen. Sagolsun Ithaca'da uluslararasi ogrencilerin cogunu Cinli mi dersin, Koreli mi, Japon mu (ben cogu zaman ayirt edemiyorum) cekik gozluler olustuyor. Haliyle Tugra'nin oyun grubu da cancincon cocuklardan olusuyor. Tugra oyun grubunun oldugu odaya giriyor, soyle bir bakiyor. Elif'i gordu mu tamam diger cocuklarla ilgilenmiyor. Halbuki digerlerini daha uzun suredir taniyor. Ne yapsin cocuk, dillerini bile anlamiyor, hos cogu konusmuyor da.

Ha bir de bizimki kizlari seviyor. Yas fark etmez. Kiz cocuk da olur, erken cocuklarin annesi de olur. Moris diye de bir arkadasi var, sen git onla degil annesiyle oyna. Hele restoranda falan guzel sarisin bir kiz gorduyse, Allaaah kim tutar Tugra'yi. Ne yapip ediyor, kendine baktiriyor. Bir de cilveli cilveli gulmesin mi. Cok capkin sizin bu cocuk diye dalga geciyorlar bizimle.

Gecen gun babasiyla yururlerken, laf bile atmislar ogluma. Yine cilve yapmis kizin birine, kiz da 'ay cok tatlisin, keske 20 yas daha yasli olsaydin demis'.

Canim oglum benim, masallah ona..

Saturday 7 May 2011

Anne olmaya bayiliyorum

Anne olmaya bayiliyorum, cunku...

Tugra'nin her firsat buldugunda 'op op' diyerek gelip beni opmesine bayiliyorum.

Uykuya gecerken ben yaninda yatiyorsam elini tisortumden iceri sokmasina, yanagimi oksamasina bayiliyorum.

Cogunlukla 'anneci' bazen 'annecim' diye bana seslenmesine bayiliyorum.

Parka gidecegini anladiginda sevinc cigliklari atmasina, ayakkabilarini getirip 'din din' (giy demeye calisiyor) demesine bayiliyorum.

Ona kitap okumaya, bir sure sonra kitabi ezberleyip benimle okumasina bayiliyorum.

Bana gulmesine bayiliyorum. O gulunce dunya guluyor sanki.

Aklina esip boyundan buyuk cumleler kurmasina bayiliyorum. Misal pizza kutusunu gorunce 'Amca mama getirdi', pijamasini eline alip 'pijama buldum' ya da ' Ben Tuvva kitap okusun', 'Hava soguk semsime alalim'. Ay yerim ben onu..

Benimle sarki soylemesine bayiliyorum. Favorimiz ari viz viz sarkisinda duet yapmak.

Onun buyudugunu, her gecen gun yeni birsey ogrendigini gormeye bayiliyorum.

Kendi kendine oyun oynayisini izlemeye bayiliyorum.

Kisacasi her an her saniye anne olmaya bayiliyorum. Iyi ki varsin canim oglum. Seni cok ama cok seviyorum.


Thursday 5 May 2011

Tugra ve Bryant Park- NYC

NewYork'a yakin mesafede Ithaca koyunde (!) oturdugumuz icin arada kafamiza esince buyuk sehir havasi koklamaya, azicik korna sesi duymaya, kaldirimda hizli hizli yuruyen insanlar gormeye, gokdelen seyretmeye NewYork'a  gidiyoruz. 2 gun once yine Turkiye'den arkadaslarimizin gelmesi vesilesi ile bir NYC ziyareti gerceklestirdik. Otelimiz sans eseri Bryant Park'a yakinmis. Cok duymustum methini, otele yerlesip ilk is solugu Bryant Park'ta aldik.

NYC gibi bir metropolde, o kadar gokdelenin arasinda Central Park ve Bryant Park gibi yerlerin olmasi ne harika. Daha Central Parki tam gormedik gerci ama biz Bryant Parka bayildik. Yemyesil, heryerde cicekler, masalarda yemek yiyen, kitap okuyan insanlar, is cikisi birseyler icmeye gelmis takim elbiseli insanlar, cocuklar icin atli karinca, kucuk bir fiskiyeli havuz..

Tugra'nin favorisi ise 'Bryant Park Reading Room'. Parkin bir bolumune raflar koymuslar, cesit cesit kitaplar. Isteyen gidiyor, alip okuyor. Dusunsenize yemyesil bir parkta, kus seslerinin arasinda kitap okuyorsunuz. Tam ne harika derken, cocuklar icin de bir bolum oldugunu gordum. Tugra gibi kitap kurdu bir cocuk icin NYC gezisi daha guzel hale gelemezdi herhalde. Hem de hepsi gicir gicir, en cok satan cocuk kitaplariydi. Cocuklar icin kucuk masalar, kucuk sandalyeler de koymuslar. Tek kelimeyle bayildik. Acik havada, muhtesem bir atmosferde Tugra ile kitap okuduk. O arada kuslara bakip 'bak kus bak kus' dedi. Cok eglendik.

Medeniyet boyle birsey galiba. Keske bizim Ankaramiz'da, Istanbulumuz'da ve hatta butun sehirlerimizde de boyle yerler olsa. Insanlar kitap okumaya boyle tesvik ediliyor burda iste. Bizim yasadigimiz sehirde, marketlerde cocuk kitaplarinin bagislandigi ve isteyenlerin gidip bedavaya kitap alabildikleri raflar var. Kucuk mucuk dinlemeden butun sehirlerde kutuphaneler, hepsinde turlu turlu cocuk kitaplari var. Nasil ozeniyorum bir bilseniz. Geliriniz dusuk bile olsa kitap okuyabiliyorsunuz. Ne harika...