Tuesday 21 February 2012

Gamze Anne

Anne olmak bir kadinin basina gelebilecek en guzel sey evet ama bir o kadar da zor ve agir bir gorev. Uykusuz geceler, iki yas sendromu, ergenlik vs degil kast ettigim. Anne olmak bir kadinin artik kendi hayatini ikinci plana atmasi demek. Kafasi atinca cekip gidememesi demek. Mutsuzlugunu, gozyaslarini evladindan saklamasi demek. Evladi icin mutlu olmaya zorunlu hissetmesi demek. Anne olmak bir kadin icin artik kendinden gecip evladi icin yasamasi demek.

Gamze Akbas da kendisi icin degil uc yasindaki oglu icin yasamak isteyen bir losemi hastasi. Birkac hafta once Facebooktan bir arkadasimin Gamze Akbas'in "Seyahate giden anne gibiyim" yazisini paylasmasi ile ogrendim onun hikayesini. Hic tanimadigim ama benim gibi anne olan birisi icin agladim. 

Sonra twitter calkalandi Gamze icin ilik donoru olma cagrilari ile. Okan Bayulgen'in programina konu edildi. Kose yazarlari konuyu ele aldi. Butun Turkiye ogrendi onun hikayesini. Herkes derinden hissetti onun cigligini. "Oglumun buyudugunu gormek istiyorum" diyordu Gamze. "Onun yaninda olmak istiyorum". Niceleri gitti donor olmaya. Herkes yurekten dua etmeye basladi. Ilik donoru olmak icin herkes seferber edildi sanal alemde. Facebook sayfasi ve blog kuruldu konuyla ilgili bilgileri paylasmak ve son durumu bildirmek icin.
Diger yandan, Turkiye'de ilik donoru sayisinin da azligini gozler onune serdi Gamze'nin durumu. Gamze sayesinde ilik donoru sayisi hizla artmakta. Aslinda farkinda degil ama kendine umut ararken belki de baskalarina umut olucak.
Bense ABD'de ve hatta ABD'nin tabiri caizse koyunde ikamet etmekte oldugum icin elim kolum bagli oturuyorum. Elimden dua etmekten baska birsey gelmiyor. Tum kalbimle umarim ki Gamze'ye donor bulunacak. Ama ben Turkiye'ye doner donmez baskalarina umut olabilmek icin donor olacagim. 

Friday 3 February 2012

Patron kim?

Tugra cok yaramaz, insani cileden cikaran bir cocuk degil. Hic hakkini yemeyeyim. Ama yine de istedigim kivamda degil otoritem. Biraz da fazla mi abartiyorum bilmiyorum. O da bir cocuk sonucta. Ya da cok mukemmellikyetciyim, ama aslinda mukemmel sekilde mukemmel olmayan bir anneyim.  Zira iki bucuk yasindaki oglum Tugra'ya birsey yaptirmak ya da yaptigi birseye engel olmak icin cebellesiyorum. Bazen gurur meselesi yapiyorum, gereksiz yere sinirleniyorum. Simdilik kendimce gelistirdigim yontemler var.


Gunde kac defa 1..2..3 diye sayiyorum ben bile bilmiyorum. Altini mi degistiricem, bizimki kose bucak kaciyor. Itiraz ediyor, duymamazliktan geliyor, oyuncaklariyla oynuyor, "isim var su anda" diyor. Bir soyluyorum yok, iki soyluyorum yok. En sonunda basliyorum saymaya, "3'e kadar sayacagim, ya kendin gelirsin ya da ben seni alicam" diyorum. Bizimki 3'un sonunda geliyor eli mahkum. Ilk baslarda cok ise yaramiyordu. Birkac defa kararlilik gosterip kendim kucagima alip getirince anladi annesinin sakasinin olmadigini. Boylece, eger dedigimi yapmazsa sonuclarina katlanacaginin onden uyarisini vermis oluyorum.

Diger yontemim, patronun aslinda o olduguna inandirmak. Uyandiktan sonra yelek giymesini istedigimde (Klasik bir Turk annesiyim evet), genelde itiraz ediyor. Ben de "Bak havhavli yelegi mi giyersin, kirmizi yelegi mi? Sen sec". diyorum. O da secim hakki ona birakildigi icin boyun egiyor. Her zaman degil tabii. O zaman da "Biraz yelegi giyelim, sonra sicaklarsan, 'annee hadi yelegimi cikaralim' de ben cikaricam" diyorum. Bu da ise yariyor.
Disarida vakit gecirdigimiz zamanlarda ise Tugra'ya soz gecirmekte daha zorlaniyorum. Ben anlamiyorum, ABD'deki cocuklarin anneleriyle ve babalariyla iliskilerini gozlemliyorum. Anneleri "dur" dedikleri anda cocuklar hipnotize olmus gibi aninda duruyorlar. Bizimki nerdeee. Hele disaridaysa, keyfi yerindeyse, simariklik hat safhadaysa, beni duymuyor bile. Ben de evden cikmadan tembih yontemine basladim. "Bak anne seni cok sevdigi icin gezmeye goturuyor. Orada uslu ol. Bagirmadan oyna. Arkadaslarina kibar davran (pata kute girismeyi oyun zannediyor bizimki). Anne sana birsey soyledigi zaman anneyi dinle. Yoksa anne uzulur, bir daha seni disari cikarmaz." diyorum. "Disari cikarsin anneee" diyor. Ben de "Tamam o zaman annenin sozunu dinle" diyorum, onden uyariyi veriyorum.



2 bucuk yasimdaki ogluma soz gecirebilmek icin otuzbin takla atiyorum anlayacaginiz. Bu alanda kendimi gelistirmem gerektigini de hissediyorum. Zira, Tugra'nin her yanlis hareketini ustume aliyorum. Ben bir yerlerde yanlis yaptigim icin o yanlis hareketleri yapiyor diye dusunuyorum. Gecen gun Blogcuanne "The Discipline Book"tan bahsetmis. Yeni hedefim bu kitabi hatmetmek.

Kararliyim, azimliyim, patron benim, heeeyt. Saka bir yana, amacim sadece dogru disiplin yontemleri kullanarak cocuguma dogru davranislari asilamak.